Çok satan ile büyük gazete olma farkı

Posted by

*29 Nisan’da sizlere seslenirken Mayıs ya da Milliyet Zamanı diye başlık atmıştım. Gündemi sık değişen, bu yüzden toplumsal hafızası zayıf ya da meşgul olan ülkelerde, boş vaatlerde bulunmak, kuru sıkı iddiaları dile getirmek kolaydır. Biz o yolu tercih etmiyoruz zira geçmişten gelen Milliyet değerlerimiz, sorumluluğunu hissettiğimiz “Basında güven” sloganımız ve 3 Mayıs’ta 74. yaşını kutladığımız Milliyet’in 100. Yılını görecek meslektaşlarımıza borcumuz var.

*29 Nisan’daki yazımda Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile yaptığımız röportajın işaretini “Milliyet’in diplomasideki ağırlığını gösteren çok önemli bir gelişme Mayıs’ta gazetenizde olacak” cümlesiyle vermiştim. O röportaj Türkiye ve Yunanistan’da çok ses getirdi. Avrupa ve Dış Politika Vakfı, röportajı yayın ve röportajlarında Milliyet adını vererek kullandı. Buna karşın Türkiye’de röportajımızı alıp, yayınlandığı gazeteyi yazmamayı kendisine yedirebilen çok satan gazete, internet siteleri oldu. Çok satan gazete olmakla büyük gazete olmak arasındaki fark işte bu.

1967’de Abdi İpekçi’yle başlayan Türk-Yunan barış arayışlarına katkı, 1974, 1. Cenevre Konferansı’nın ardından Mehmet Ali Birand’ın Atina röportajlarıyla taçlanmış, sonraki dönemde de bu diplomatik ağırlık hep devam etmişti. Milliyet, 2024’te de bu ağırlığını ve büyük gazete sıfatının hakkını vermeye devam ediyor.

*Bizim için “Büyük gazete” olmanın şartlarından birisi de ülkenin en temel konularında üzerine düşeni yapmaktır. 74 yıllık tarihimizde Anadolu’daki köy okullarına kitap ve Atatürk büstü götürmekle başladık, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra Ordu-Millet El Ele kampanyasını başlattık, Çanakkale’deki Şehitler Abidesi’nin yapılması için kampanyayı başlatan yine Milliyet olmuştu. Bizim okumamız Türkiye’deki en önemli konulardan birisi de eğitim. Türkiye’de eğitim haberciliğini başlatan, bu işe tam sayfa ayıran ilk gazete olarak Milliyet geçen hafta İzmir’deydi. İki oturum halinde mesleki eğitimi tartıştık. İzmir iş dünyasının zirvesi, rektör hocalar, öğretmenler, okul sahipleri ve en önemlisi öğrenciler bizimleydi. Başta öğrenciler olmak üzere herkes konuştu. Bu zirvenin devamı ve diğer illerdeki devamı için arkadaşlarımız çalışmaya başladılar bile. Zirveye katılan ve konuya dair protokol değil, bilgiler içeren bir konuşma yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a ve zirvenin moderatörlüğünü yapan Abbas (Güçlü) ağabeye, zirvenin hazırlık sürecinde uğraşan iki isim, yazı İşleri müdürlerimizden Pınar Aktaş’a ve göreve geldiği günden beri son derece başarılı işlere imza atan Ege Temsilcimiz Aslı Öktener’e huzurlarınızda teşekkürü bir borç biliyorum. En büyük teşekkürümü ise eğitim haberciliğinde iddiamızı sürdürmemizi sağlayan, çocuklarımızın daha parlak geleceğe sahip olması için uğraşan Aysel Bozan ve ekibine ayırdım.

*Kanada, İngiltere ve Türkiye’de yapılan araştırmalar var. Mesela tek bir müsabakaya katılan çocukların bile anksiyete oranı düşüyor. İngiltere’de düzenli spor çocukların suç oranını yüzde 43 azaltmış. Düzenli spor yapan öğrenciler, daha az alkol ve uyuşturucu kullanıyor, daha çok kitap ve gazete okuyor ve tüm hayatları boyunca daha az şiddet olayına karışıyorlar. Bu giriş cümlelerinden geleceğim yer Yılın Sporcusu Ödülleri. Milliyet olarak amatör sporlara en fazla sayfa ayıran gazeteyiz. Amatör sporlarından kısıp futbol ve holiganizm üzerinden yürümek ya da daha fazla magazin haberi verip daha fazla tiraj almak mümkün. Bunu yapmamamızın nedeni yine Milliyet değerlerimiz. Bu organizasyonda beraber olduğumuz Gillette markasının da dahil olduğu P&G’nin Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu da tüm çabayı Türkiye’nin geleceğine yatırım olarak gören bir isim. Ortak amacımız Türkiye’nin geleceğine yatırım, sokaktaki suç oranlarını spor gücüyle düşürme çabası olunca işler kolay yürüyor. Yılın Sporcusu Ödülleri bu sene 70. kez verildi, 7 milyon kişi oy kullandı. Gözbebeğimiz sporcularımız dahil müthiş bir katılım yaşandı. Başarılarından dolayı başta Tayfun Bayındır olmak üzere tüm spor servisimize teşekkür etmem gerekiyor.

*Tarlalarda çapa-sulama zamanı başladı ya, haber ekiplerimiz bölgelerden döndüler ve daha ayakkabılarındaki çamurunu temizlemeden dosyalarını hazırlamaya başladılar bile. Dış haberler servisimiz Pekin’den Washington’a, Brüksel’den Gazze’ye, Afrika’dan, Ukrayna’ya kadar dünyanın dört yanından haberler vermeye devam ediyor. Ekonomik gelişmelerin ve tedbirlerin en fazla konuşulduğu dönemde ekonomi servisimiz, tüm aktörlerin nabzını tutup, haberlerini projeksiyonlarla beraber sunuyor. Doğum oranındaki keskin düşüş istatistiğini herkes haber yapar, yaşlanan nüfusla beraber bu düşüşün 30 yıl sonra sosyal güvenlik sistemimizi ne hale getireceğini Cem (Kılıç) Hoca’nın yorumuyla beraber sadece Milliyet verir. Ankara büromuzun da diplomasi ve siyasi ağırlığımıza dair etkilerini hissedeceğiniz bir ay olacak Haziran.

*Herkese iyi okumalar, mutlu bir hafta diliyorum…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir